4 Ocak 2012 Çarşamba

Nazım Hikmet Piraye’ye Mektuplar

Nazım Hikmet’in karısına yazdığı mektuplardan oluşan “Piraye’ye Mektuplar  17 yıl boyunca akan bir özlemin mektuplarda can bulmuş yansımalarıdır. 1933’ten 1950’ye kadar çeşitli cezaevlerinden, mektuplarla karısına aşağıdaki dizelerleseslenmiştir.

“Uyumak şimdi,/uyanmak yüzl yıl sonra, sevgilim…/Hayır kendi asrım beni korkutmuyor…/Asrım sefil, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, büyük ve kahraman…”

“Kitap okurum :
içinde sen varsın,
şarkı dinlerim :
içinde sen.
Oturdum ekmeğimi yerim :
karşımda sen oturursun,
çalışırım :
karşımda sen.
Sen ki, her yerde «hâzırı nâzır»ımsın,
konuşamayız seninle,
duyamayız sesini birbirimizin :
sen benim sekiz yıldır dul karımsın...”
……………..22 Eylül 1945 …..

En güzel deniz :
henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk :
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
henüz söylememiş olduğum sözdür...
………24 EyLüL 1945……
Bulutlar geçiyor: haberlerle yüklü, ağır.
Buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda.
Yürek kirpiklerin ucunda
uzayıp giden toprak uğurlanır.
Benim bağırasım gelir : - «P î r â y e ,
P î r â y e !...» - diye...
……….6 Ekim 1945…………

“Canım Karıcığım,
Hep seni düşünüyorum, sıhhatini, rahatını, parasızlığını, uzun bir hasret ve hicrandan ibaret olan şu on bir seneni düşünüyorum. Her akşam ve her sabah albümü açıyorum, resimlerine bakıyorum, ayrı ayrı tarihlerde çıkartılmış fotoğraflar bana bütün bu on bir seneyi yeni baştan her gün yaşatıyor. Seni sevmek artık bende bir ibadet haline geldi. Ferhad’la Şirin’i ilk önce başka türlü bitirmek niyetindeydim, üçüncü perdeyi de iki sahne yapmak istiyordum. İkinci sahnede, yani üçüncü perdenin ikinci sahnesinde, suyun çeşmelerden akışını ve Ferhad’ın Şirin’in kucağında ölüşünü yazacaktım. Fakat sonra düşündüm, hem esas fikir itibariyle piyes üçüncü perde birinci sahnede bitiyor, hem de Ferhad’la Şirin’de seninle bana benzeyen bir taraf var ki, adeta kendimi sana kavuştuğum anda senin kucağında öldürmüş gibi olacaktım, buna gücüm yetmedi.  ….”
“Sevgilim,
Sağdan soldan af haberleri geliyor. Ben hiçbirine inanmıyorum, fakat bir yandan da bir hasretim sana, bir hasretim, bir hasretim, akıl almaz. …”
“Biriciğim,
Beni bilirsin, lüzumundan fazla şairim. Her hadiseyi kafam yalnız şuurla değil, kalbim hisle de işler, yoğurur, ona en akla hayale gelmez şekiller ve ölçüler verir... Bu benim en büyük kusurum, en büyük meziyetimdir... Ne haltedeyim! Yaratılışım böyle... Hele senden ve sevdiklerimden uzak karanlık bir meçhulün içinde olmak bende bu hassayı, bilhassa sana ait olan meselelerde, marazi bir hadde kadar çoğalttı. …”

Görmek
        işitmek
                duymak
                     düşünmek
                               ve konuşmak
koşmak alabildiğine
başı dolu
         başı boş
koş-
      -mak...
Hehehey TARANTA - BABU
                                   hehehey
yaşamak ne güzel şey
                          anasını sattığımın
                                           yaşamak ne güzel şey..


Hiç yorum yok: