15 Mart 2012 Perşembe

UMUT


İstanbul da şafak söküyor

Hüzün bulutları yağmurlar taşıyor toprağıma

İnce bir umut filizleniyor yüreğimin orta yerinde

Umut diyorum

Gülüyorum

ACEMİ YOLCU

acemi bir yolcuyum

gece ile gündüzün birleştiği bir yerlerdeyim

ne gecedir ne gündüz şimdi

olmayacak hayaller kuruyorum sana dair

gülünç acemi çocuksu

gülüyorum kendime kendi kendime

anlamsızlaşıyor sözcükler

anlatamıyorum içimdeki kırılganlığı

hep aynı sıradanlıkla dönen dünyaya ve sana

ve anlıyorum ki bu dünya bana göre değil

ve anlıyorum ki artık gitme zamanı

belki bir gün dönerim geri

sesime ses veren olursa



umut iklimleri avutmuyor yüreğimi artık

çırpınıyorum suyuna yabancı bir balık gibi

ve anlıyorum ki bu dünya bana göre değil

ve anlıyorum ki artık gitme zamanı

belki bir gün dönerim geri

sesime ses veren olursa



ne kadar anlatırsam anlatayım

yüreğimin dili de olsa kelimeler

sınırlı her şey kelimelerle

ve sen hep çok uzaklardasın

aramızda sınır çizicilerin sınırları

töreler gelenekler inançlar

ve anlıyorum ki bu dünya bana göre değil

ve anlıyorum ki artık gitme zamanı

belki bir gün dönerim geri

sesime ses veren olursa



yağmur bulutları hüzünler taşıyor ömrüme

bense hep seni düşünüyorum

seni bekliyorum gelen bulutlarda

dedim ya olmayacak hayaller kuruyorum sana dair

halbuki hiçbiri olmuyorum

hırsla yakıyorum sigaramı

boğuyorum kendimi dumanın hüznüne

ve anlıyorum ki bu dünya bana göre değil

ve anlıyorum ki artık gitme zamanı

belki bir gün dönerim geri

sesime ses veren olursa



sesim sesini bekliyor

duyuyor musun

12 Mart 2012 Pazartesi

Ahmet Arif / Hasretinden Prangalar Eskittim


“Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana….”

21 Nisan 1927 tarihinde Diyarbakır'da doğdu, 2 Haziran 1991 tarihinde Ankara'da öldü. Hep sadece bir şiir kitabı olduğu söylenir. Ama her şiiri bir kitap gibidir. Bazı şiirlerinden aşağıya aldığım mısraları beni derinden vuran mısralarıdır. Bu ülkedeki birçok yazar gibi Ahmet Arif de cezaevinde yatmıştır. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencisi iken  Türk Ceza Yasası'nın  (T.C.K.) 141. ve 142. maddelerine aykırı davranmak savıyla (1950, 1952-1953) iki kez tutuklandı, yargılandı ve 2 yıl hüküm giydi. Cezaevi günleri sona erince Ankara'daki Medeniyet, Öncü ve Halkçı gibi gazeteler ve dergilerde teknik işlerle uğraşarak yaşamını kazandı.
“Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!   
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim - leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni....”

 Şiirleri; Beraber, İnkılâpçı Gençlik, Meydan, Militan, Kaynak, Seçilmiş Hikâyeler, Soyut, Yeni Ufuklar, Yeryüzü dergilerinde yayımlandı.

 Ahmet Arif benim için hep çok özel bir şair olmuştur. Birçok şiirini ezbere bilirim. Onun şiirleri Anadolu’nun sesidir. Bu ülke insanlarının büyük acılarının bir aynasıdır. Özellikle düşünceleri ve sevdaları uğruna ölen insanların acılarını, öfkelerini büyük bir duyarlılıkla anlatır. Toplumcu şiirin öncülerindendir. Anadolu halkından aldığı sesini hiç yitirmeden, lirik, epik ve koçaklama tarzını kusursuz bir kurguyla kullanarak, özgün, tutkulu, müthiş ezgili çağdaş şiirler yazdı. Cemal Süreya'nın deyişiyle, "…imge konusunda yaptığı sıçramalarla bugünkü şiiri hazırlayanlardan biri" oldu. Aradan geçen yarım yüzyıla rağmen şiirleri halen çok büyük bir beğeniyle okunmaktadır.

 “Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm,
Karnımda sözüm var
Haldan bilene…”

5 Mart 2012 Pazartesi

ÖĞRENCİ VE PROFESÖR

Olay bir üniversitede profesör ve bir öğrenci arasında geçer. Öğrenci yemekhanede boş yer bulamadığı için profesörün yanına oturur.

Profesör bu durumu kabullenemez ve çocuğa;
- öküzlerle kuşlar bir arada oturamaz, der.

öğrenci hiç bozuntuya vermeden;
-o zaman ben uçayım, diye kalkar.

Profesör durumu içine sindiremeyince öğrencinin sınavından kalması için elinden geleni yapar. Fakat öğrenci soruları eksiksiz cevaplandırır.

Bunu üzerine profesör;
- sana bir soru sorucam, der.
- yolda karşına iki kese çıktı birinde akıl diğerinde para var. hangisini alırdın? der.
öğrenci;
- parayı alırdım.
deyince profesör;
-ben aklı alırdım, der .

öğrenci karşılık verir;

- dogaldır insan neye ihtiyacı olursa onu alır.

çıldırmak üzere olan profesör öğrencinin sınav kağıdına büyük harflerle "ÖKÜZ" yazar. öğrenciye verir.

Odadan çıkan öğrenci bir kaç dakka sonra gelip seslenir;

- hocam imzanızı atmışsınız ama notum nerede, der!!!

4 Mart 2012 Pazar

KADINLARIN İSTEKLERİ

KIRMIZI NOKTALI PİNPON TOPU

Eğer sonuna kadar okuyacağınıza söz veriyorsanız okuyun, yoksa hiç başlamayın…

Hişşştt söz mü tamam başlayın… J

Adamın birinin bir oğlu olmuş. Oğlu büyümüş altı yaşına gelince okula başlamış…

Birinci sınıfı başarıyla bitirip eve gelince… Babası sormuş.

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…

Neyse çocuk söylememiş, babası da almamış. Çocuk ikinci sınıfı da başarıyla bitirip eve gelince babası yine sormuş….

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…

Neyse çocuk söylememiş, babası da almamış. Çocuk üçüncü sınıfı da başarıyla bitirip eve gelince babası yine sormuş….

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…

 Neyse çocuk söylememiş, babası da almamış. Çocuk dördüncü sınıfı da başarıyla bitirip eve gelince babası yine sormuş….

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…



Neyse çocuk söylememiş, babası da almamış. Çocuk beşinci sınıfı da başarıyla bitirip eve gelince babası yine sormuş….

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…



Neyse çocuk söylememiş, babası da almamış. Çocuk altıncı sınıfı da başarıyla bitirip eve gelince babası yine sormuş….

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…



Neyse çocuk söylememiş, babası da almamış. Çocuk yedinci sınıfı da başarıyla bitirip eve gelince babası yine sormuş….

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…



Neyse çocuk söylememiş, babası da almamış. Çocuk sekizinci sınıfı da başarıyla bitirip eve gelince babası yine sormuş….

-          Dile benden ne dilersen… çocuk cevap vermiş.

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…

Hadi acıdım sizlere  kısa keseyim… Derken yıllar yılları kovalamış, zaman akmış akmış… Lise, üniversite derken, çocuk başarılarına başarılar katmış ve doktor olmuş gelmiş eve… Baba, “oğlum çok başarılı oldun… Dile benden ne dilersen…  Sana ev alayım, araba alayım… istersen seni evlendireyim… söyle ne istersin” demiş…

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu, yıllardır isteyip duruyorsun, deli misin divane misin, niye taktın bu kırmızı noktalı pinpon topuna…

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle… hadi oğlum yalvarırım söyle çok merak ettim… deli olacağım söyle… neden kırmızı noktalı pinpon topu senin için bu kadar önemli

-          Hayır sen al ben sonra söylerim

-          Yok söylemezsen almam…


Baba ve oğul ciddi bir kavgaya tutuşmuşlar… alırsın… almazsın… neden… deli misin… Derken çocuk çok sinirlenmiş evin kapısını çarparak evden çıkmış gitmiş… O sinirle yola fırlayınca… Karşıdan gelen arabayı görmemiş… Araba büyük  acı bir firenle çarpmış çocuğa… Çocuk hastaneye kaldırılmış… Baba’ya haber verilmiş… Baba hastaneye koşmuş… Doktorlar; artık yapacak bir şey yok, yanına gidin oğlunuzun demişler… Baba oğlunu yattığı odaya gitmiş … Oğluna son isteğini sormuş

-          Dile benden ne dilersen… Senin için yapabileceğim bir şey var mı… Son isteğin nedir… Ne istiyorsan söyle oğlum…

-          Kırmızı noktalı pinpon topu istiyorum

-          Ne yapacaksın oğlum kırmızı noktalı pinpon topunu

-          Sen al ben sonra söylerim

-          Olmaz oğlum önce neden kırmızı noktalı pinpon topu istediğinin söyle

-          Hayır sen al ben sonra söylerim…

-          Oğlum bak az bir zamanın kaldı ne olur söyle… Kırımızı noktalı pinpon topu neden senin için bu kadar önemli… Yıllardır kırımızı noktalı pinpon topu isteyip duruyorsun… Yalvarırım ölmeden söyle nedenini…

Çocuk babasının yalvarmalarına daha fazla dayanamamış ve söylemeye karar vermiş… Tamam söyleyeceğim demiş… Tam ağzını açmış söyleyecekken birden ölmüş… hiçbir şey  söyleyememiş… J